AMASYA KENTİ KAPI AĞASI MEDRESESİ
Giriş
Amasya şehri, XVI. Yüzyıl ortalarına kadar Osmanlı hanedanından olan şehzadelerin devleti yönetecek tecrübeyi kazanmaları amacıyla gönderildikleri önemli bir merkezdir. Burada sancakbeyi olarak bulunan şehzadeler taht için kendilerini aday olarak görmekteydiler. Çünkü doğu sınırına yakın bir sancağın merkezi olması sebebiyle sınır boylarında yapılacak mücadelelerin kazanılması durumunda zaferlerin, şan ve şerefin taht yolunda büyük avantaj sağlayacağı bir gerçekti. Zaman zaman sel ve zelzele felaketlerine uğramasına rağmen Amasya şehri, Ortaçağlarda bölgenin önemli şehirlerinden biriydi. Osmanlı döneminde de bu özelliğini koruyan şehir, XV. Yüzyıl ortalarından XVI. Yüzyıl başlarına kadar fiziki bakımdan gelişme göstermiştir (ŞAHİN & EMECEN, 1991, s. 1). Osmanlı tarihi boyunca Amasya’da on iki şehzade sancakbeyliği yapmış, şehzadelik dönemlerinde ve padişah olduktan sonra da Amasya’nın imarına önem vermişler, kurdukları vakıflar aracılığıyla camiler, medreseler, zaviyeler gibi yapılar inşa ettirmişlerdi. Bu eserlerin bir çoğu günümüze dahi ulaşmış ve şehrin siluetini oluşturan yapılar haline gelmiştir (OKUDAN, 2018, s. 277).
1) Kapı Ağası Medresesi / Büyük Ağa Medresesi
Osmanlıdan önceki dönemlere yani Selçuklu Devleti’ndeki medreselere bakıldığında Osmanlı’daki medreselerin inşa edilme süreçlerine örnek oluşturduğunu görmekteyiz (VAROL, 2019, s. 42). Medreselerde sadece yapının özelliğine değil buraya gelip ders alan öğrencilere de ayrıca önem verilmiş sadece eğitim hayatları değil günlük ihtiyaçları için gerekli olan harçlıkları da karşılanmıştır (VAROL, 2019, s. 64). Ayrıca medrese eğitiminde yaş sınırı olmamış öyle ki 15 yaşından 30 – 40 yaş grubuna kadar kişiler ders alabilme imkanı bulmuştur (VAROL, 2019, s. 65). Amasya şehrinin Şamlar mahallesinde Yeşilırmak kenarında bulunan Kapı Ağası Medresesi, Büyük Ağa Medresesi ve Medrese – i Hüseyniyye adlarıyla anılmaktadır. II. Bayezid devrinde kapı ağası Hüseyin Ağa tarafından 1489 yılında yaptırılmıştır (BURGAZ, 2001, s. 342). Yapının mimarı Sultan II. Bayezid döneminin ünlü mimarlarından ve bu dönemde mimarbaşılıkta yapmış olan Hayrettin’dir. Anadolu’daki çoğu alimin Kapı Ağası Medresesi’nde müderrislik yaptıkları bilinmektedir. Koca Emir es- Seyyid Efendi buranın ilk müderrisidir. Görev yerlerinin tayin edilmesiyle de görev Amasya ulemasına verilmeye başlanmıştır (VAROL, 2019, s. 115). Medresede görev yapmış müderrislerden birkaçı Taşköprülü Muslihiddin Mustafa Efendi, Gıyaseddin Paşa Çelebi ve Şemseddin Ahmet Efendi’dir (FİLİZ, 2015, s. 38). Medresede 1845 – 1846 yıllarında 18 öğrenci okumuş şu an ise Amasya Müftülüğü tarafından Kuran Kursu olarak işlevini sürdürmektedir (VAROL, 2019, s. 118).
2) Planı ve Mimarisi
Kapı Ağası Medresesi’nin , Osmanlı medrese mimarisinde eşi benzeri olmayan sekizgen planlı bir yapıda olması bu durumun arazinin topografyasından kaynaklandığını ortaya çıkarmaktadır. Medreseye giriş kuzeybatıdaki kapıdan sağlanır. Kapının büyük kemeri yay kemer biçimindedir ancak üzerinde bulunması gereken kitabe bugün mevcut değildir. Çünkü medrese 1940 yılında terk edilmiş ve kitabe yerinden çıkarılmış birçok parçaya ayrılmış halde Amasya müzesine nakledilmiştir. Kubbeli ve pencereli yirmi öğrenci odası ile bir ders odası mevcuttur. Ders odası mescit olarak da kullanılmakla birlikte büyük bir kubbeyle örtülüdür. Bu anlamda medresenin bazı kaynaklarda “Medrese ve Cami” ibaresi kullanılarak belirtilmiş olmasından çift hizmet gördüğü anlaşılmaktadır (ŞİMŞİRGİL, 1996, s. 101). Medrese odalarının ve dershane mekanının üzerini örten kubbeler kasnakların üzerine oturtulmuş ve kubbe geçişlerinin tümünde pandantifler kullanılmıştır. Avlu ortasında ise çiçek formlu bir havuz yer almaktadır (FİLİZ, 2015, s. 40). Büyük Ağa Medresesi de dediğimiz medrese üç sıra tuğlayla bir sıra taş ile inşa edilmiş, alt pencereler tuğladan ve dikdörtgen şeklinde, üst pencereler tuğladan ve yuvarlak bir yapıya sahiptir. Medresede giriş cephesinin solunda dışa çıkıntılı olarak yerleştirilmiş bulunan üzeri tonozla örtülü birim yer almakta ve buranın gusülhane olduğu ileri sürülmektedir. Medresenin önünde bir çeşme yer alır ve çeşmenin önünde yalak vardır. Bu çeşmenin Hüseyin Ağa’nın hayratı olabileceği düşünülmektedir. Kapı Ağası Medresesi’nin sekizgen planı Mimar Sinan tarafından 1550 yılında İstanbul Rüstem Paşa Medresesi’nde uygulanmıştır (BURGAZ, 2001, s. 343).
3) Medresenin Süslemeleri ve Onarımlar
Yapının içinde ya da dışında süsleme öğesi çok fazla bulunmamaktadır. Dershanenin kuzeydoğu pandantifinde mavi ve kırmızı boyalarla işlenen kabak yaprağı motifi yer almaktadır. Revaklı avlunun sütun başlıklarında kuş figürleri, bitkisel motifler, geometrik şekiller bulunduğu görülmektedir (FİLİZ, 2015, s. 42). Giriş bölümündeki mihrap gayet sade görünümdedir. Odaların avlu tarafı Bursa kemerleriyle hareketlendirilmiştir. Ayrıca bu cephede malakâri bir süsleme yer almakta ve yapıya ayrı bir özellik katmaktadır. (BURGAZ, 2001, s. 343). 1942 yılındaki Amasya depreminden önemli ölçüde olumsuz etkilenen dershane kubbesinde malakâri süslemesinin izleri vardır. 1965 yılından sonra dershanenin kubbesi yıkılıp öndeki revak fark edilecek şekilde ortadan kalkmıştır. Medrese 1980’li yıllarda Vakıflar İdaresi tarafından tamamen restore edilerek yenilik kazanmıştır. Tahrip olan dershane kubbesi, revak kemerleri, sütunlar ve sütun başlıkları yeniden yapılmış, avlunun ortasına yeni bir görünüm katması amacıyla bir şadırvan yerleştirilmiştir (FİLİZ, 2015, s. 43). Osmanlı şehirlerinin görünümünü süsleyen bu yapılar Amasya şehrine kendine has bir özellik katmış, şehirleşmenin hızlanmasında Amasya’yı önemli bir konuma ulaştırmıştır.
Sonuç
Amasya kenti Osmanlı döneminde oldukça yoğun imar faaliyetlerine sahne olmuştur. Şehir küçük olmasına rağmen eğitim anlamında önemli ölçüde gelişmiş ve hatta her dönemde hatırı sayılır sayıda birçok medrese aktif olarak faaliyet göstermiştir. Medrese, Amasya’da eğitim ve öğretimin yükselmesine katkı sağlamış olup bunun yanında cami olarak da kullanılmıştır. Osmanlı Devleti kuruluşuyla birlikte memlekette toplumun ilim, irfan, kültürel ve adalet bakımından gelişip devletin bu alanlarda yapmış olduğu katkıları yakından görmesi ve gözlemleyebilmesini kolaylaştırmak için medreselerde bireyleri bu bilinçle yetiştirmeye özen göstermiştir. Ne yazık ki yapımı yıllar öncesine dayanan medreseler dış etkiler yüzünden (deprem, yangın) günümüze kadar varlığını koruyamamış, günümüze kadar ayakta kalamamışlardır. Kapı Ağası Medresesi’nin planı nedeniyle döneme göre bağımsız bir yapısı vardır. 19. Yüzyılın sonlarında yaşanan depremler sonrası kullanılmaz duruma gelen medrese eski canlılığını yitirince restore edilerek bugünkü görünümüne kavuşmuştur. Yapının hasar görmesi nedeniyle belli dönemlerde onarımlardan geçmesi mimarisi ve tamamen yok olmasının önlenmesi açısından elzemdir. Eğitim, bir toplumun mihenk taşı olduğu için eğitim kurumlarının kalitesine de bu doğrultuda önem verilmiştir. Bu anlayışla da eğitim kurumlarından olan medreseler her dönemde büyük ilgi görmüştür. Amasya kentine yapılan camiler, medreseler ve külliyelerle kültürel olarak, şehre zenginlik katılmış sosyal yönden hareketlilik sağlanıp tarihi zenginlikler bizlere kalmıştır. Kültürel miras olarak kabul edilen Osmanlı döneminden bugüne kadar gelen tarihi yapıların gelecek nesillere aktarılması oldukça önem arz etmektedir.
Kaynakça
Şahin İlhan, Emecen Feridun, Amasya, TDV İslam Ansiklopedisi, C. 3, İstanbul 1991, s. 1 – 4.
Okudan Muhammet, Amasya Vakıfları Üzerine Bazı Değerlendirmeler (1800 - 1875), Sosyal Bilimler Dergisi, C. 8, S. 16, Tokat 2018, s. 277.
Burgaz Gülay, Kapı Ağası Medresesi, TDV İslam Ansiklopedisi, C. 24, İstanbul 2001, s. 342- 343.
Filiz Merve, Osmanlı Mimarlığında II. Bayezit Dönemi Medreselerinin Yeri ve Önemi – Amasya, Edirne, İstanbul Örnekleri, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2015, s. 38 – 43.
Şimşirgil Ahmet, XVI. Yüzyılda Amasya Şehri, Tarih İncelemeleri Dergisi, C. 11, S. 1, 1996, s. 101.
Varol, Gözde, XIX. ve XX. Yüzyıla İntikal Eden Amasya Medreseleri, Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Amasya 2019, s. 42 – 118.